KAPADOKYA’YA KÜLTÜR TURU
* Cappadocia Wine & History Tour Wine Tasting in Cappadocia
Köyün altını oydu içine şarap koydu
Cahit AKYOL 14 Haziran 2009, Hurriyet
Gülşehir, Dölek Bağlari
Kocabağ şaraplarının sahipleri olan Erdoğan Kardeşler üretim yaptıkları köyün altını köstebek yuvasına çevirdi. Tüf kayalardan oluşan zemini 2 yıl süreyle kazmalarla oyarak 2 metre genişlikle, 2 metre yükseklikte ve 300 metre uzunluğunda tünel kazan Erdoğanlar buraları mahzen yaptı. Kaya mahzenin içine 83 meşe fıçı ile binlerce şişe şarap konuldu. Mahzenin en büyük avantajı içindeki ısının dört mevsim 11-13 derece arasında sabit kalması.
Kerpiç evlerden oluşan ve tozlu topraklı sokaklarında tavukların araçlardan daha fazla gezindiği tipik bir Anadolu köyü Yeşilyurt. Nevşehir ili Uçhisar mevkiindeki Gülşehir ilçesine bağlı. 150 haneli. Kapadokya bölgesinin göğe yükselen peri bacalarının zemini oluşturan tüf kayalar üzerinde kurulu. Köyün içi her ne kadar kırsalsa da çevresi bağlarla dolu. Çünkü bu bölge ülkemizin önemli bir şarap üretim merkezi. Yeşilyurt köyünün içinde de orta ölçekte bir şaraphane var. Şaraphane Kocabağ Bağcılık ve Şarapçılığa ait. Kocabağ kendi halinde bir aile şirketi. 3 kuşaktır bu köyde yaşıyorlar. Şaraphane de köyün içindeki 2 katlı evin bahçesine 1972 yılında kurulmuş. Halen üretimlerini bu bahçedeki tesislerinde yapıyor, yılda 300-350 ton şarap üretiyorlar. Bir anlamda Fransa’da örneklerine sık rastlanan şato tarzı bir üretim onlarınki. Şirketin sahipleri ise Hasan, Mesut ve Memduh Erdoğan kardeşler.
Şirket 1972 yılında baba Mehmet Erdoğan tarafından kuruldu. Şirketin adı sahip oldukları bağ arazilerinin çok olması nedeniyle Kocabağ. Davullarla zurnalarla açılışı yapılan şaraphanenin kapısına açılıştan 3 ay sonra kilit vurulmuş. Çünkü ilk üretimin yapıldığı günlerde şaraphanedeki feci kazada baba Mehmet Erdoğan (43) kız kardeşleri Zekiye (21) ile yanlarında çalışan işçi aynı tankın içinde zehirlenerek ölmüşler. Erdoğan ailesinin bu kara gününü Memduh Erdoğan şöyle anlatıyor:
ŞARAPHANEDEN ŞARAP YERİNE ÜÇ CENAZE ÇIKTI
“Kapadokya, verimliği nedeniyle yıllardır üzüm üreticiliğine uygun bir bölge. Bu nedenle birçok köyde üzüm üreticiliği yapılıyor. Bizim ailemizin de çok sayıda bağları vardı. Evimizin geçimi yıllardır bağlarımızdan toplanan üzümlerle sağlandı. 1972 yılında 21 yaşında olmasına karşın hayat görüşü çok ileri olan ablam Zekiye, babamı şarap üretmek için ikna etti. Babam da kollarını sıvadı ve yüzyıla yakın süredir oturduğumuz köy evinin bahçesindeki kaya kütleyi oyup içine de şaraphane yaptı. Ailemiz ilk kez üzümlerin şaraba çevirmenin sevincini yaşarken felaketin kara bulutları üzerimize çöktü.
Feci kaza şöyle oldu: Üretim sırasında şaraplar tanklar arasından devir daim yapılırken o kara günde boşaltılan bir tankın içinde tortu kalmış. Tortuyu temizlemek için de bir işçimiz boş tankın içine girmiş. Talihsiz işçi tankın üzüm şekerinin alkole dönüşmesi sırasında tankın içinde biriken karbon gazının farkına varamamış. Temizliğe başlamış. İşçinin tanktan çıkmadığını gören babam, bir şey olduğunu anlayıp o da tankın içine girmiş ve o da zehirlenmiş. Bu olaya tanık olan ablam Zekiye de her ikisini kurtarmak amacıyla tankın içine girince o da canından oldu. Davullarla zurnalarla açılan şaraphaneden şarap değil, 3 cenaze çıktı. O günden sonra da şaraphanenin kapısına kilit vurduk.
YENİDEN DOĞDUK MADALYALARA BOĞULDUK
Kocabağ o kara günden sonra şarap yapmadı. Sadece bağlardaki üzüm satışlarını gerçekleştirdi. 1986 yılında Hasan, Mesut ve Memduh Erdoğan babalarının şirketini yeniden hayata geçirmek tekrar kafa kafaya verdi ve işe koyuldu. Memduh Erdoğan 20 yılda yıllık üretimlerini 300-350 tona çıkarttıklarını söylüyor: “Öküzgözü, Boğazkere, Narince, Emir üzümleri çeşitleriyle şarap yapmaya başladık. Kavaklıdere Şarap Fabrikası’ndan da teknik yardım aldık. Bugüne kadar uluslararası yarışmalarda toplam 6 altın 17 gümüş madalya aldık. Ülkemizin ürünleri beğenilen ilk 5 firmasının içine girdik.
YEŞİLYURT’UN ALTI KÖSTEBEK YUVASI GİBİ
Şaraplarının küçük bir bölümünü İhraç ettiklerinden de söz eden Memduh Erdoğan, “Tüf kayaların içinde babamın yaptığı üretim yerini genişletmek istedik. 4 kişi kayaları kazmayla oymaya başladık. Günde 2 metre genişlikte ve 2 metre yükseklikte 1 metre tünel kazdık. 1,5 yılda 300 metrelik bir tünelimiz oldu. Tünellerin bir başka tarafında kazı çalışmaları sürüyor. Tünel mahzenler bir köstebek yuvası gibi Yeşilyurt Köyü’nün altını dolaşacak. Kayaların oyulmasıyla yapılan mahzenlerin en büyük avantajı içindeki ısının dört mevsim aynı kalması. Bu ısı da 11-13 derece arasında değişiyor.
JANCIS ROBINSON MUTLU ETTİ
Türkiye’de üretilen şarapları tadıp söylediği olumlu sözlerle Türk şarap üreticilerine moral veren dünyaca ünlü şarap eleştirmeni ve İngiliz Financial Times gazetesinin yazarı Jancis Robinson Kocabağ şaraplarını da sevindirdi. Kocabağ’ın Emir 2007 etiketli şarabını Robinson’un beğenmesi ve övmesi Erdoğan kardeşleri mutlu etti. Ünlü uzman Erdoğanların Kocabağ Emir 2007 şarabı için kendi sitesinde ‘Dokusu düzgün, burunda etkileyici. Taze ve sıkı’ yorumunu yapıyor.
KAVAKLIDERE'DEN BAĞBOZUMU TURLARI
1993 yılından beri Nevşehir'in Gülşehir ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde yaklaşık bin 500 dönüm arazide bağcılık çalışmalarını sürdüren Kavaklıdere Şarapları, burada Kalecik Karası, Öküzgözü, Emir, Narince, Chardonnay, Sauvignon Blanc, Cabernet Sauvignon, Tempranillo üzümlerini yetiştiriyor. Bağların, Kızılırmak'a 3-5 kilometre uzakta olması nedeniyle sahip olduğu mikroklimatik iklim, bölgenin tüflü toprak yapısıyla birleşince mükemmel kalitede şaraplık üzümler elde ediliyor.
Kavaklıdere Şarapları Basın Yönetmeni Elif Erol, Kavaklıdere'nin, bağ bozumu döneminde şarabın bağdan sofraya olan yolculuğuna tanık olmak isteyenler için bağ bozumu turları düzenlediğini ve turların bir hayli ilgi gördüğünü belirterek, "Kızılırmak kenarındaki bağlarda dalından Kalecik Karası, Öküzgözü, Emir, Narince üzümlerinin tadına bakıp, meşe fıçılardan yayılan şarap kokusunu duyumsamak isteyenler için geziler kaçırıl-maz bir fırsat" dedi.
ÜZÜM Hakkinda bilgi
Tazesi yaz mevsimi sofralarında yaygın şekilde yer alan, kurusu yıl boyunca çeşitli şekillerde tüketilen üzüm meyvesini veren Üzüm asması, Fundagiller'den dir. Dünyanın beş kıtasında elmayla birlikte meyve üretimi için en çok kültürü yapılan bitkilerden biri olan üzüm asmasının anayurdu Anadolu'dur. Burada İÖ 3000 yıllarında bağcılık yapıldığına ilişkin bulgulara rastlanmıştır.
Binlerce çeşidi bulunan, yapraklarını döken çok yıllık tırmanıcı bir bitki olan asmaların, kök gövde, yan kökler, dip kökler ve kılcal köklerden oluşan sağlam ve ayrıntılı bir kök yapısı vardır. Kök gövdesinin uzantısı gibi görünen gövdesi toprak yüzeyinden başlayıp bitkinin tacında sona erer. Gövde, her yıl enine doğru gelişerek kalınlaşır.
Bitkinin kol, sürgün yaprak ve meyve ağırlığını taşıyacak duruma gelmesi 3-5 yıl alır. Bitkinin, taç kısmında iki ya da daha çok yaşlı organları olan ve yapısıyla gövdeye çok benzeyen kolları bulunur. Bunlar bir yıllık çubukları, göz ve sürgünleri taşır. Bitkinin yeşil sürgünleri, kollardaki gözlerin sürmesiyle oluşur; günde birkaç santim büyüyerek gelişme sezonu sonunda metrelerce uzunluğa ulaşır.
Salkım halindeki çiçeklerin olgunlaşmaya başlaması için sıcaklığın 16 dereceye yükselmesi gerekir. 18-21 derece sıcaklıklarda tam olgunlaşan çiçeklerde tozlaşma başlar. Böylece döllenen dişi çiçek salkımlarının %50'si tane tutar, döllenmeyen çiçekler kuruyup dökülür.
Salkımlar halinde olgunlaşan üzüm meyvesinin kabuğu, bitkinin çeşidine göre beyaz, siyah ya da bu iki rengin farklı tonlarındadır. Gene üzüm çeşitlerine göre ince ya da kalın olan kabuk, rengin yanı sıra meyvenin koku ve tanen maddesini taşımaktadır.
Meyvenin ortasında, sayısı 0-4 arasında değişen çekirdeği yer alır. Taze üzüm sofralık olarak pek makbul bir meyve olduğu gibi, kurutularak hoşaf, çeşitli tatlı, kek, çikolata ve pastaların yapımında kullanılır. Ayrıca çok geniş bir kullanım alanı olan üzüm çeşitleri şaraplık olarak değerlendirildiği gibi sucuk, pekmez, bulama, meyve suyu, şıra, sirke ve rakı ile diğer alkollü içkilerin yapımında kullanılmaktadır.
BESİN DEĞERLERİ 100 gr. taze üzümün besin değerleri şunlardır: 69 kalori; 1,3 gr. protein; 15,7-20 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; l gr. yağ; 0,6 gr. lif; 12 mgr. fosfor; 16 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 3 mgr. sodyum; 158 mgr. potasyum: 13 mgr. magnezyum; 100 IU A vitamini; 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B 2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini: 0,08 mgr. B6 vitamini; 5.6 mcgr. folik asit; 4 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.
Yukarıdaki ortalama değerlerin çok geniş ürün yelpazesi olan üzüm çeşitlerine göre farklılık göstermesi doğaldır.
Kavaklıdere bu yıl 25-26 Ağustos’ta Kapadokya’daki bağlarını gezdiriyor. Tur, Kapadokya’nın eski başkenti Kayseri’den başlıyor. Bölgenin az bilinen kiliselerden Çavuşin (Aziz Yahya) Kilisesi gezilecek. Buradan Avanos’taki bir restoranda Kavaklıdere şarapları eşliğinde Kapadokya lezzetleri tadılacak.
Sonrasında, Kızılırmak nehri boyunca ilerleyerek Gülşehir yakınlarındaki Kavaklıdere Kapadokya bağlarına gidilecek. Üzüm türleri hakkında bilgi verilecek, şarap tadımı yapılacak. Bu arada yörenin en güzel manastır kompleksi Açıksaray ve en bakımlı kiliselerinden Karşı Kilise gezilecek. Sonra Kapadokya manzarası eşliğinde şarap tadımı gerçekleştirilecek.
Akşam yemeği de Kapadokya manzarasına sahip bir terasta yenilecek. Gece butik bir otelde konaklanılacak. İkinci gün Aşk Vadisi ya da Beyaz Vadi adı verilen peri bacaları arasında yürüyüş yapılacak. Sonra Ürgüp’e geçilerek eski adıyla Sinasos, günümüzdeki adıyla Mustafapaşa’ya gidilecek. Öğle yemeği de burada yenilecek. Pancarlık Vadisi ve kilisesi gezilecek.
Turun son tadımı Uçhisar’daki Kav Butik’te, Güvercinlik Vadisi manzarasına karşı yapılacak. Ardından, Kayseri Erkilet Havaalanı’ndan dönüşe geçilecek. Tur fiyatı 290 YTL.
Rezervasyon için: Tel: 0 312 847 50 73 - 212 360 05 40.
Kavaklıdere ayrıca Ankaralılara yönelik günübirlik turlar düzenliyor. Otobüsler her cumartesi, pazar saat 12.45’de Ankara Tunus Caddesi’ndeki Kav Butik önünden kalkıyor. Akyurt Üretim Tesisleri, Kalecik Karası bağları geziliyor. Bağcılık ve üretim hakkında bilgi veriliyor, tadım yapılıyor. Akşam yemeğinden sonra, saat 19.00’da tesisten ayrılıp Ankara’ya dönülüyor. Turun fiyatı 75 YTL.
Ankara/Kapadokya
Vinotolia ile Travel Atelier’nin ortaklaşa düzenlediği "Ankara, Hattuşaş, Yazılıkaya, Kapadokya Turu" meraklılarını hafta sonlarında şarabın doğduğu topraklara taşıyor. İki gece, üç günlük turun programı, Hitit Uygarlığı’nın Orta Anadolu’daki merkezinde şarabın tarih boyunca öyküsünü yansıtmayı amaçlıyor. Katılımcılar Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kalecik Karası Bağları, Hattuşaş, Yazılıkaya, Kavaklıdere ve Kocabağ’ın Kapadokya’daki şarap fabrikalarını gezecek. Kapadokya’nın gizli kalmış hazinelerini keşfedecek. Ulaşım dahil tur fiyatı 730 YTL, ulaşım hariç 430 YTL. Rezervasyon ve bilgi için: Vinotolia (0212 261 51 69) Travel Atelier (0384 341 65 20)
Kapadokya
Vinotolia ile Travel Atelier, hafta sonlarında Kapadokya’ya bir gece, iki günlük bağbozumu ve pekmez yapımı turları düzenliyor. Katılımcılar sabah erken saatlerde otelden ayrılarak at arabasıyla bağa gidiyor, sabah serinliğinde köy ekmeği, tereyağı, pekmezle ve çorbayla kahvaltı yapıyor. Şalvarları giyip, bağda çalışıyor. Üzümlerin toplanması öğleye kadar sürüyor. Bağda öğle yemeği yendikten sonra otele dönüyor ve dinlendikten sonra gezintiye çıkıyor. Gün şarap tadımıyla uğurlanıyor. Ertesi gün üzümler ayakla eziliyor, pekmez yapılıyor. 14 Eylül’e kadar sürecek turun fiyatı, uçakla Kapadokya’ya ulaşım dahil, 560 YTL. Ulaşım hariç fiyat: 290 YTL
Bunlara dikkat
Alkol yasağı nedeniyle 18 yaşından küçükler bağbozumu turlarına katılamıyor. Bir başka deyişle, bu geziler çocuklu ailelere açık değil. Fabrika turu sırasında mahzenler de geziliyor. Fıçıların bulunduğu bu bölgeler nemli ve serin. Yanınızda ceket, hırka veya merserize bir kazak bulundurmanızda yarar var. Fotoğraf makinenizi ya da video kameranızı yanınıza almayı unutmayın. Ancak her isteğiniz yerde çekim yapamıyorsunuz. Mahzen gezisinde, tadımda ve bağlarda görüntü almak serbest. Fabrikaların üretim sahasında görüntü alınmaması isteniyor.
Bağbozumu zamanı seyahatler bağlara yöneliyori
Bazı şarap üreticilerinin tanıtım ve yeni müşteri kazanmak amacıyla 2000 yılında başlattığı bağbozumu turları turizm hareketine dönüştü. Sektörün önde gelen firmaları bu yıl yine fabrikalarını, bağlarını şarap meraklılarına açtı, turlar düzenledi. Kültür gezileri düzenleyen firmalar da bu alana yöneldi. Hafta sonunda düzenlenen günübirlik ya da iki günlük bağbozumu turlarına katılanlar üzüm türleri, bağcılık, şarap üretimi konusunda bilgi alıyor, bölgenin tarihi, turistik yerlerini geziyor, tadım yapıyor.
YOREMIZDEKI ÜZÜM ÇEŞİTLERİ
Beyaz üzümün Emir dediğimiz çeşidi pekmezde kullanilir. Parmak üzümü ile hevenk dediğimiz çeşidi çalılara takarak kaya damlarda saklanir, Kızıl üzüm,çavuş üzümü,kara burcu vs. gibi çeşitleri mevsiminde tüketilir. Keten gömlek türü üzümlerden hasır üzerine döşeyerek mevsimlikler bitince sergiden yemeye başlanir.Sergi bitince hevenkler tüketilir ve ondan sonrada kurulan üzüm turşusunu yemeye başlanir.
İMİR (EMİR) ÜZÜMÜ: Kapadokya’nın diğer önemli bir özelliği Türkiye’nin en önemli şaraplık üzümlerinden biri olan Emir üzümlerinin en iyi yetiştiği yer olmasıdır. Emir, özellikle Kapadokya yöresinde yetişen, ancak gün geçtikçe bağ alanı daralan, çok kaliteli şarap veren, beyaz bir üzüm çeşididir.Kapadokya’nın soylu üzümü Emir’dir. Sulu, beyaz bir üzüm türü olan Emir köpüren şarap yapımına da elverişlidir. Yeşil-sarıdan açık sarıya giden tonlarda olabilen Emir şarabı, yeşil elma tadındadır, asiditesi kuvvetlidir, hoş ve kolay içimlidir. Nevşehir yöresinin Emir’i ilk iki sırayı almaktadır.
Gülsehirde yetisen emir üzümleri "kart imir" ve "has imir" diye bilinir.
DİRMİT (DİMRİT) ÜZÜMÜ: Bölgede üretilen üzümlerin yaklaşık %65 ini oluşturur. Erkenci bir üzüm çeşididir. Daha çok sofralık olarak ve pekmez yapımında kullanılır. Yalnızca %3 kadarı şaraplık olarak değerlendirilir. Şeker oranı oldukça yüksektir. (%17-26) Temmuz ortalarında olgunlaşır. Asidi düşük ,alkolü normal şarap üretir. Tek başına Dimrit üzümünden yapılan şaraplar genç olurlar. Bunun dışında Dimrit, genellikle kupajlarda kullanılır.
Gülsehirde yetisen dimrit üzümu "ağ dirmit" diye bilinir.
PARMAK ÜZÜM: Genellikle sofralık olarak taze ya da kurutulmuş şekilde kullanılan bir beyaz üzüm çeşididir. Yörede yetiştirilen üzümlerin yaklaşık %15 ini oluşturur.Biçimi silindiriktir.Bir salkımı ortalama 300-400 gramdır. Narin bir üzüm türüdür.
Çavuşüzümü: Beyaz kahverengi lekeli
Siyah Üzüm (Kara)
Keten gömlekbBeyaz
Öküz gözü
Tavsan kani pembe
Horoz Dassagi: Hafif oval beyaz
Beyaz buludu
Mor buludu
Tursuluk: Mor uzum beyaz
Parmak uzumu: Beyaz
Ahmet Bey: Beyaz
Gogcek uzumu: Beyaz sulu
Ceviz uzumu: Iri, kirmizi renk
Izmir uzumu:
Bunlar da Antep'te yetisen üzümlere verilen isimler (ilginc geldi yazdim): hönüsü, dımışgı, tahannebi, muhammediye, kilis garası, döğülgen, gabarcık, hatın barmağı, künefi (pembemsi)
ÜZÜM ÇEKIRDEĞI
Bol bol Gulsehir uzumu yiyelim, hem de cekirdeklisinden!
Üzüm Çekirdeği Avrupa'da ilaç niyetine satılıyor. Mucizevî çekirdek ödemden, nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Üzümün çok faydalı olduğu bilinir. Özelliklede zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız. Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor.
Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi. Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor. Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir. İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları yaşlanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar görebilir.
İşte üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması... Çekirdek, damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor.
Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan... Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış. İlk Fransa'da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzüm bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da etkili bir biçimde kullanılıyor.
Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Üniversitesi'nden emekli tıp profesörü, Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş.
Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı ödemi olan fakültenin dekanının eşine, dekan tarafından verilmiş.
Masquelier o günü şöyle anlatıyor;
"Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.
Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye düşündüm.
Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm.
Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti. O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olabileceğini düşündüm.
"1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş.
Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar. Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece körlüğü, maküler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış.
"Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız güçlenecektir." diyor Dr. Masquelier. Diş eti kanayanlar kullanmalı. Peki üzüm çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde:
"Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz. Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer, ödem olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdaripsinizdir ve üzüm çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla mücadele eder.
"1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve üzün sureli etkili olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yapılan kur kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram üzüm çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50’den daha fazla azalttığını göstermiş. Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise gözlere... Gece görüşünde önemli olan parlak ısıların neden olduğu göz kamaşmasını geçirmeye yardımcı oluyor.
Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram üzüm çekirdeği almanın parlak ısılara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu artırdığı ortaya çıkmış. Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği ürünün bir bilgisayar ekrani karşısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş.
Üzüm çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye yardımcı olabileceği de belirtiliyor. Araştırmaların gösterdiğine göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor. Dr. Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaşlılığı geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaşlanma belirtileri azalıyor. Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidant. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.
Antioksidantlar, vucudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getiriyor.
Uzmanlara göre vücudun antioksidant üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidant ise organik üzüm çekirdeği ekstraktıdı olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor. Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram.
Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş.
Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, Hint domuzları ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.
Kimler kullanmalı?
* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Cinsel yaşantısında kendini yetersiz hissedenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaşlanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve ödem alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi soruları olanlar
Sunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor.
Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor.
Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor.
Dünya bir ayna gibidir; siz onu gülümseyerek karşılarsanız, o da size gülümser.
Ağustosun sonuna yaklaştığımız şu günlerde bağlar hareketlendi. Sıcak geçen yazın da etkisiyle bağbozumu birçok ilde erken başladı. Genç, yaşlı, kadın, erkek herkes bağlarda üzüm topluyor. Toplanan üzümler traktörler ve kamyonlarla şarap fabrikalarına doğru yola çıkıyor. Bağlar bağbozumu süresince arı kovanı gibi olacak.
Bir yandan şarap üretimi için hazırlıklar sürerken diğer yandan pazarlama faaliyetleri başladı. Şarap üreticileri ürünlerini tanıtmak için özel turlar düzenliyor. Şarap tutkunlarını bağlarına, fabrikalarına götürüyor, ağırlıyor, bilgilendiriyor. Bu turlar eylül ayı sonuna kadar sürecek. Turlarda sadece bağlar ve fabrikalar gezilmiyor. Lüks otobüslerle düzenlenen bazı geziler kültür ve lezzet şölenine dönüşüyor. İddialı restoranlarda özel mönüler tadılıyor, tarihi alanlar geziliyor, yöre kültürü tanıtılıyor.
Üzümü bağda görmek isteyenlerin bu yıl elini çabuk tutması gerek. Büyük bir ihtimalle, ekim ortalarına doğru tüm üzümler toplanmış olacak. Üzümün bağlardan kadehlere olan yolcuğuna tanıklık etmek için programınızı şimdiden yapmanızın yararı var.
Yoremiz şaraplari hakkinda bilgi icin: Gulsehir Taskobirlik Saraphane Kocabag, TURASAN, Mahzen Sarapevi
BAĞCILIK TARİHİ
Milattan önce 7000 yıllarında Kafkaslarda düzenli üzüm ekimine ait belgeler, Mısır’da ise üzüm bağları, üzüm üreticileri, bağ bozumu ile ilgili olarak kayıtlar mevcuttur. Kanunları ile ünlü Babiller’in üzüm ve üzüm mamulleri işletmesi üzerine ilk kanunları çıkardıkları bilinmektedir.
Anadolu da ise Alacahöyük te 6000 yıl öncesine ait Kral mezarlarında bulunan altından yapılma üzüm figürleri ile süslü testiler bağcılığın ve üzümün işaretleridir. Hitit kalıntıları arasında Konya ili Ereğli ilçesindeki İvriz kaya kabartmasında bir elinde buğday başağı, bir elinde üzüm salkımı M.Ö.730 yılının bir belgesidir.
Kapadokya bölgesi; üzüm bağları ile Türkiye’de ki bağcılık ve üzüm yetiştiriciliğinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu bölgeyi çevreleyen Erciyes, Hasan ve Melendiz dağlarının püskürttükleri tüflü topraklar ve sert olmayan kayalıklar, Kaliteli üzüm yetiştiriciliğinin önemli nedenlerindendir.
Gulsehir de Kapadokya bölgesi içinde olduğundan, tüflü topraklar ve sert olmayan kayalık bağlarda yıllardan beri bölgenin en kaliteli üzümleri yetiştirilmektedir. Bu üzümler kurutularak, sofralık olarak tüketildiği gibi pekmez, sirke, şarap, meyve suyu ve çeşitli ürünlerin yapımında tüketilmektedir.
Pekmez
İlçemizin geçim kaynaklarından önemli bir bölümünü bağcılık oluşturur. Bağlarda üretim yapabilmek için üzüm asmalarının (çubuklarının) bakım, dikim ve geliştirilmesi yıl boyunca uğraş isteyen bir tarım koludur. Ağustos aylarında baslanarak pazarlamaya çalışılır. Eylül ayının başından ekim ayının sonuna kadar bağlardaki üzümler toplanır ve pekmez kaynatılır.
Pekmez yapmak zahmetli uğraş isteyen bir iştir. Toplanan üzümler Şirane denen Küçük havuzlarda ayakla ezilerek suyu çıkarılır. Ezilen üzümlerin suyuna şıra denir. Şıralar büyük kaplarda toplanır. Daha sonra kazanlara dökülür. Kazanda bir müddet ısıtılan şıraya Pekmez toprağı denilen toprak katılır. Bu toprak sayesinde şıra tatlanır ve berraklaşır. Daha sonra şıra heybelere alınarak süzülür. Süzülen şıra Büyük leğenlerde koyulaşıp kıvama gelinceye kadar kaynatılır.
Kazanlarda kaynayan pekmez
PEKMEZ ÇEŞİTLERİ
Duru pekmez, çalma pekmez, ekşi pekmez, kabaklı pekmez, ayvalı pekmez, pelverde, sündürme, tarhana, köfter.
Gülşehir, Dölek Bağlarindan manzaralar